30 Nisan 2015 Perşembe

Sadece şarkı dinleyecektim.

http://www.dailymotion.com/video/xelwll_sabahat-akkiraz-gemi_music

Merhabalar sevgili okur
Hazır kızımı uyutmuşken hem müzik dinleyeyim hem bloğumun başına geçeyim dedim.
Çok sevdiğim gemi şarkısını açtım.
Evde kanepenin üstünde nağmelere kulak veriyordum en son.
Ama kendimi bulduğum yer başka.
Üniversite yıllarıma gidiverdim birden.
Son senemde biricik arkadaşımla kiraladığımız güzelim evimiz geldi aklıma.
Giresun'un tüm güzelliğini balkonundan gece gündüz temaşa ettiğimiz o ev.
Sonra bu şarkıyı en çok dinlediğim yerde buldum kendimi.
Elime bilgisayarımı alır neredeyse lebiderya balkonumuzda yaz akşamları , bağlantısına şifre koymamış bilmem hangi komşunun ağından bağlanırdım internete.
Tabi şansım varsa balkonun güzel köşesinden çekerdi, yoksa pencerenin kenarında yastıklarla destek yapınca bağlanabilirdim.
/Hatta birden fazla kişi bir ekranın başında kıkırdardık çoğunca, o anılara girmiyorum./
Kah sevdiklerimle yazışır, kah elbise modelleri bakardım.
İçerden dizi izleyen arkadaşlarımın kahkahaları gelirdi genelde.
Saat 12ye yanaştı mı yakındaki barların birinden tam dozunda titreşimle bir ses gelirdi kulağıma.
Hep aynı saatte ve hep aynı şarkı.
"Bu şehir girdap gülüm..."
Hemen kendi dinlediğim müziği kapatırdım.
Hatta bilgisayarı bırakırdım elimden.
Gözlerimi kapatıp dinlesem diye geçerdi içimden.
Hem ürpermekten hem manzaradan vazgeçememekten kapanmazdı o gözler.
Şarkı biterdi.
Odaya girer yine aynı şarkıyı dinlediğimi söyleyip şen kahkahalara dahil oluverirdim.
Özledim tabi o günleri,
İnsan özlemez mi hiç?
Bir gün de o şarkıyı dinleyeelim seninle.
Bu arada kanepenin üzerindeyim hala.
Öperim !



26 Nisan 2015 Pazar

Vaktidir alışmanın


Giden ve biten şeyler belki de herzaman kötü değildir sevgili okur.
İlla da bir şeylerin ardından üzülme geleneği yersiz.
Yeni hayatlar kurmuş, yeni insanlara ömür adamış birinin ardından onu taciz eden telmihler kullanmak yersiz.
Bu ömür adanan insanlara hatta başta kendine saygısızlığındır.
Hep aynı yerde sayıp, etrafındakileri senden kaçar hale getirmek yersiz.
Yeni güzelim günler için projeler üretmek yerine hafızanda hatıraları tkrar tekrar yaşamak yersiz.
Bir defa ağladığın şeye bir defa daha ağlamak gözyaşı israfı, yersiz.
Aynı şeyi bin kere anlatsan, bin birinciyi anlatacağından eminken çaba sarfetmek yersiz.
Bunlara harcadığın enerjiyi etrafındakileri gülümsetmek için harcasan mesela, olmaz mı?
Sen de gülümsemez misin sonunda?
Kalbi kanamayan kaç kişi var etrafta?
Ya da kimsenin kabini kanatmamış?
Bak bir etrafa, herkes senin gibi mi yaşıyor?
Hedefi gerçekleşmiş insanlar var hayatta.
Rabbim hatırladığında yüzünün kızaracağı hatalar işletmesin yeter ki.
Yanılıp işletirse de nasuh tövbesi edenlerden kılsın.
İnşirah suresini bilir misin?
İşte yapacakların o surede gizli.


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
2. Yükünü senden alıp atmadık mı?
3. O senin belini büken yükü .
4. Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?
5. Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır.
6. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.
7. Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul,
8. Yalnız Rabbine yönel.

Kendisine inanmayanlara "Zorlukla beraber kolaylık vardır." diyen bir Allah var.
Hatta yetinmeyip iki defa taahhüt veren bir Allah.
Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul. " diyerek sana rota çizen bir Allah...

Ne diyecektim nereye geldim sevgili okur.
İyi oldu.
Keşke her hasbihalimiz Allah kelamıyla bitse di mi?

Alışmanın zamanı geldi.
Alışırsın merak etme..
 Rankli rüyalar dilerim.



22 Nisan 2015 Çarşamba

Meyveli Yaş Pasta

Merhabalar sevgili okur,

Ben pasta yapmayı da yemeyi de çok severim.
Daha önce söylemiştim süslemeyi pek beceremem diye.
Tadını garanti ederim ama şekli sana kalmış anlayacağın :)
Geçen gün canımız pasta çekti.
Tariflere bakarken nefis yemek tariferi sitesinde çok duyduğum bir pandispanya tarifine denk geldim.
Denedim.
Sonuç harika oldu.
Bundan sonra özellikle misafirlerim için bu tarifi uygulayacağım.
Seninle de paylaşayım istedim.



Pandispanya için,
8 kaşık şeker
8 kaşık un
5 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

Kerması için,
2 paket kremşanti
2 bardak süt

Meyveler
Pasta süsleri

Pandispanyayı bildimiz usüllerle pişiriyoruz.
Ben kendi usülümü paylaşayım.
Pandispanyanın kabarması için yumurtanın beyazı ve sarısını ayrı çırpmak gerekiyor.
Sarıların olduğu kaba diğer malzemeleri katıp karıştırıyorum.
Sonra krema kıvamına gelen yumurta beyazını azar azar, hep aynı yöne doğru yavaşça ve tahta kaşıkla karıştırarak ekliyorum.
Zaten köpük köpük bir görüntü oluyor.
Pandispanya kabaracağım diyor adeta.
170 derecede 30 en fazla 40 dakika pişiriyorum.
Bunlara özellikle dikkat ediyorum çünkü daha önce keklerim, pandispanyalarım kabarmazdı.
Bu yöntemle çok güzel kabarıyor.
Anlatımımı beğenmediysen youtubeden video izlemeni tavsiye ederim sevgili okur.

Neyse pişen pandispanyayı isteğe bağlı olarak iki ya da üç parçaya bölüyoruz.
Parçaları istersek biraz sütle ıslatıyoruz.
Islatmayabiliriz gayet yumuşak oluyor.
Aralarına kremşanti ve meyve koyarak pastayı kapatıyoruz.
En üstte yine meyveler ve pasta süsleri kullanıyoruz.
Çayımızı demliyoruz.
Bi pastadan bi çaydan alıyoruz.
Afiyet olsun :)


21 Nisan 2015 Salı

Olmuş mu?

Merhabalar sevgili okur,

Beni hala dikiş makinama sarılmış olarak hayal ediyorsan yanılıyorsun.
I ı, aramıza biraz mesafe girdi.
Tabi hevesim daha geçmedi ama aşkımız sevgiye dönüştü.
Temellerimizi sağlam attık.
Birbirimizi rahat bırakıyoruz. :P
Falan filan...
 
Şimdi eserlerimizden bazılarını sana göstereceğiz.
Hazır mısın?
Van- tu- tri- foroooo !



İlk olarak bu pijama ve elbiseyi diktim.
Çok şirin olmamış mı?
Elbiseye yapmaya çalıştığım kalp aplikeyi pek kıvıramadım ama genel olarak ben beğendim.
Bu yaz giydiririm inşallah.

vee diğer eserimizi  paylaşıyorum:


Buna da eser dedim de sanatçılara ayıp oldu, bilirim.
Biye olayında çuvalladım evet, çok çalışmam lazım çok.

Bu da şimdiklik son eserimiz :


Bu etek çok içime sindi.
Bir tane de kendime mi diksem diye bile düşündüm, o kadar yani.
Eteğin belini hiç kullanmadığım triko bir tişörtümü keserek yaptım.

Projelerim devam ediyor sevgili okur.
 İçimdeki hobikolik gün geçtikçe büyüyor.
Sonumuz hayr olsun.

Bebekler gibi uyuman dileklerimle.

Sevgiler...

13 Nisan 2015 Pazartesi

Dikiş makinam geldiiii


Merhabalar sevgili okurcuğum,
Şimdi bir keyifliyim ki anlatamam.
Aslında bugün Eminönü'ne gitmeyi planlamıştım.
Sonra babamın dikiş makinamı kargoya verdiği aklıma geldi.
Ben makina istiyordum ama alıp kullanmazsam diye tereddüt ediyordum.
Sağ olsun anne babam sabahın erken saatlerinde A101 e gidip bana bu makinayı almışlar.
Kargom az önce geldi.
Karga tulumba eve getirip bir gayret açtım.
Dikiş makinamla kavuştuk.
Yanındaki eşantiyonları görünce sevincim bir kat daha arttı.
Çok tatlı bir dikiş kutusu da varmış.
İçinde de ne ararsan var.
Vee bir poşet daha
Bizim oralarda pancarlı ekmek meşhurdur.
Annem pişirmiş bir poşet de ondan göndermiş.
Havalara uçtum deyim yerindeyse.
Afiyetle yiyeceğim gibi akşama ne pişirsem derdinden de kurtuldum.
Dikiş makinamla aramızdaki yemek engeli de aşıldı.
İlk buluşmamızı gerçekleştirebiliriz :)
"Aman da ne kadar abartılı seviniyor." diyen vardır belki aranızda.
Ne yapayım ben böyle içi içine sımayan biriyim işte.
Halet-i ruhiyemi seninle paylaştığıma göre dikiş makinamla aşk yaşamaya devam edeyim ben :)
Sevgiler...

12 Nisan 2015 Pazar

Kendini beğenmişliğin bu kadarı !


Pes diyorum sevgili okur,
"Yine kime sinirlendi bu?" diye merak ediyorsan seni merakta koymayayım, kendime sinirlendim.
Yahu bir insan bu kadar kararsız olur mu?
Bu kadar mükemmeliyetçilik akla zarar değil mi?
Sürekli bir şeyler peşindeyim ama hiç icraat yapamıyorum.
Bayaaa uzuuunca bir süredir evimin salonunu renklendirmek istiyorum.
Ev dekorasyon sitelerini geze geze içim bayıldı.
Kızımın odasını, oturma salonumun duvarını bir değiştireyim diyorum.
Tam bir şeye karar verecek gibi oluyorum, "Dur bir de şuraya bakayım, daha güzeli var mı?" derken ondan da vazgeçiyorum.
Kızıma bir elbise dikeyim dedim, usta terziymişim gibi model beğenemedim bir saattir.
Hayır içimde bir Cristian Dior var da onu mu dışarı çıkarmayı bekliyorum acaba?
Hiçbir şeyi beğenmeme modunda ilerliyorum.
Bir ikizler burcu olarak kararlı bir insan olduğumu iddia edemem tabi.
Ama bu bende takıntı mı oldu nedir?
Böyle bir hastalık mı var acaba?
Daha güzelini aramaktan alışveriş yapamamak :)
Bekarlığımda bana bir şey beğendiremeyen tezgahtarlar " Kocayı nasıl beğenceksin?" diye sorardı.
Çok şükür daha iyisi olmadığından kocacığımı beğenmekte sıkıntı yaşamadım. :)
"Hıh, haspam." dedin şimdi bana biliyorum sevgili okur.
De, de çekinme.
Yahu hiç de kendini beğenmiş değilimdir, tüm samimiyetimle söylüyorum.
Bu benim kanaatim de değil üstelik, eş dost öyle söyler.
Nerden geldi bu nesnelere karşı tatminsizlik anlamadım.
İyisi mi aklıma ilk geleni yapayım ben bundan sonra.
Bu ne yahu, neredeyse duvarıma asacağım tablo hayırlı mı diye istihareye yatacağım :)






Bu resimler ruh halimi iyi özetledi sanırım.
Yazdım yazdım şimdi de yazımı beğenmedim iyi mi?
Tamam tamam sustum.
Öperim !

11 Nisan 2015 Cumartesi

Sen şarkı söylediğin zaman mevsimler değişir gibi kımıldardı içim

http://www.dailymotion.com/video/xb62yu_sen-sarki-soyledigin-zaman-munir-nu_music

Bu şarkıyı çok kere dinlemişimdir, bu akşam eşimle de dinledik.
Diğer şarkılardan çok farklı geldi bize.
Böyle şarkılara söz yazan, beste yapan insanların yüreği ne kadar da naiftir kim bilir.
Adap, erkan bilmeyenden çıkar mı böyle kibar teşbihler?
Sultan-ı yegah makamı olan bu şarkının güftesini de paylaşıyorum sevgili okur.
Belki bu tarz müzikleri sevmezsin ama şu sözler kuru şiir olarak bile olsa okunmaya değer bence.

Sen şarkı söylediğin zaman mevsimler değişir gibi
Kımıldardı içim, dudaklarına doğardı şafaklar
Ve güneşler geçerdi gözlerimden
Öyle kızlar ki
Fecirden kadehlerle nâme içmişler
Sen şarkı söylediğin zaman

Ne kadar gençti dünya ve ne güzeldi
Bahar sabahlarının rahatlığı içimizde
Bir ses ki sükun ve sonsuzluk
Bir ses ki Hayat olmuştu bize
Sen şarkı söylediğin zaman

Bahar içinde alem bahtiyardı can
Bir firkat sabahı ki
Her şey beyazdı
Bir vazgeçiş senden, senden gayri her şeyden
Öyle bir an ki hayata doyulmazdı
Sen şarkı söylediğin zaman

Öyle bir an ki hayata doyulmazdı
Sen şarkı söylediğin zaman

Sevgiler...


Vişneli Sürpriz Pasta (Oktay Usta'dan)


Merhabalar sevgili okur,
Dün misafirim gelecek diye,evdeki  minik ana muhalefetime rağmen bir şeyler hazırlamayı başardım.
Bu bebekler biri geleceği zaman neden ayrı bir ilgi istiyorlar bilen var mı yahu?
Normalde gündüz az da olsa uyuyan kızım, dün uyumam dedi diretti.
Düşünün saat 16.00 oldu hala gözler faltaşı.
Sırf uyusun diye onca işi bırakıp banyo bile yaptırdım ama direnhale diyen var gibi  direndi böcük.
Babası gelene kadar başından ayrıl/A/madım kısaca :)
Bu da hazırladığım pasta:


Daha önce denemediğim bir pasta yapayım dedim.
Oktay Ustanın tariflerine çok güvenirim.
Bir tarif seçtim ve işe koyuldum.
Yumurtayla şekeri çırpışım Hale tarafından kaç defa sabote edildi bunlara girmeyeyim,
 hemen tarifi vereyim.

Malzemeler:
4 yumurta ( tarifte 3 yazıyor)                   Kreması için:
1 su bardağı toz şeker                         3 su bardağı süt
2 çorba kaşığı kakao                          1 su bardağı toz şeker
1 paket kabartma tozu                        4 çorba kaşığı un
1 limon kabuğu rendesi                       1 paket vanilya
2 su bardağı un                                  

Ayrıca  1 paket bitter çikolata
            1 çorba kasesi vişne
            1 paket toz şanti
            1 su bardağı süt
            Marmelat ya da reçelle hazırlanmış 1 çay bardağı şerbet
 Yapılışı:
Yumurta ve şeker köpük köpük olana kadar çırpılır.Kakao, limon kabuğu rendesi ilave edilerek çırpmaya devam edilir.Üzerine un ve kabartma tozu tel süzgeçten elenerek ilave edilir.Tahta kaşıkla karıştırılarak önceden ısıtılmış 170 derece fırında 30- 40 dk pişirilir.
Diğer taraftan krema pişirilir ve soğumaya bırakılır.
Pasta keki de soğuyunca kek 3 kat kesilir (ben 2 kestim)İlk kat, reçel ya da marmelatla hazırlanmış 1 çay bardağı şerbetin üçte biriyle ıslatılır.Üzerine krema dökülür yayılır biraz şantiden sürülür çikolata ve vişne tanelerinden koyulur.Aynı işlem diğer katlara da uygulanır.
Pastanın tamamı şantiyle kapatılır ve süslenir.
2 saat buzdolabında bekletilip servis yapılır.

Pastam çok güzel görünmüyor olabilir.
O tamamen benim pasta süslemeyi beceremememden kaynaklanıyor :)
Gülüyorum ama utanmalıyım di mi?
Lakin tadı gayet güzel, için rahat olsun.
Tavsiye ederim.
  
Sevgiler...

7 Nisan 2015 Salı

Güzel bir göz beni attı sevdaya...


https://www.youtube.com/watch?v=349OZOgyE2c
 Ben şuraya video yüklemeyi beceremedim birtürlü ama bu şarkıyı linke tıklayarak da olsa dinle istedim.

İyi geceler.

"Mektuplar yazılabiliyorsa insanlıktan ümidini kesme!"

"Mektuplar yazılabiliyorsa insanlıktan ümidini kesme!
 Bak, dostunun yüreği, name olmuş bekliyor okunmak için.
 Bana gel, mektuplarınla gel, insan olan aciz olan yanlarını hatırla...
 Satırlara yazılanları ilk günkü canlılığıyla bulacaksın kalbinde. 
 Hatıralar yaşlanmaz, dostlarımızın çehresi yaşlansa da, zaman esktse dünyayı, gönülden yazılan mektupları esktmez! "

Bu paragrafı yazdığım günü dün gibi hatırlıyorum.
Samsun ilahiyatın kütüphanesinde ders saatimi beklerken bir dergide okumuştum.
"Ne kadar doğru." deyip deftermin br köşesine not almıştım.

Sahi, ne kadar doğru değil mi yazılanlar?
Zaman neyi eskitmez ki yazılanlardan başka?

Kime ilkel gelirse gelsin, mektup yazmak büyük haslet.
İnsan boğazına yumruk olup söyleyemediklerini, sessizce süzülen gözyaşı eşliğinde ne de kolay döküverir kağıda.
Hele de bu kağıt senin hislerine mukabele edecek birine ulaşırsa ne büyük anlam kazanır.

Çok şükür küçük yaşlarımdan beri mektup yazmak bana nasip oldu .
Şöyle bir bakıyorum da mektup yazdığım kişilerin sayısını hatırlayamıyorum.
Anneme, babama, arkadaşlarıma, yarime kimlere mektup yazmadım ki...
Lise ve üniversite yıllarımdan bana kalan bir yığın mektubum var.
Sağ olsun mektupdaşlarım cevapsız bırakmadılar beni.

Bu vesileyle sana da anımsatmak istedim sevgili okur,
Mektup yazma alışkanlığın yoksa ya da hiç mektup yazmadıysan eline bir kağıt kalem al da yazmayı deneyiver .
İçini, aciz yanlarını güvendiğin birine elmas emanet eder gibi emanet etmeyi dene.
Nasıl kuş gibi hafifleyeceksin bilsen.
Belki de bana yazarsın.
Sana çok emrivaki yapıyorum şu sıralar biliyorum ama sırf senin iyiliğin için.

Hamiş: Ana yüreği :)
Sevgiler...

3 Nisan 2015 Cuma

Suriyeliler üzerine bir yazı / Sorsan herkes iyidir !


Sevgili okur,senden bir ricam var,
Bu yazıyı okuduktan sonra kapa gözlerini ve düşün.

Mutlulukla huzurla yaşadığın bir ülken var, orada gözlerini açmışsın hayata.
Ailen o topraklarda yaşıyor.
 Amcan, teyzen, halan, yeğenlerin uzatmayayım yedi sülalen orada.
Eğitimini doğduğun ülkenin dilinde aldın tabi, aynı ülkede üniversite bile bitirdin.
Evlendin, çoluk çocuğa karıştın.
Herbiri birbirinden güzel, sürmeli gözleri olan evlatların var.
Melek gibi, maharetli bir hanımın.
İyi gelir getiren bir mesleğe de sahipsin.
Evlatlarından annenden, babandan hiçbir şeyini esirgemeyen birisin.
Aynı şimdi olduğu gibi dertlerin de oluyor ara sıra ama çok da önemsemiyorsun.
Dertsiz insan olur mu hiç?
Böyle ortalama bir insanın sıradan hayat hikayesi senin ve ailenin yaşadığı anlayacağın.

Bir gün sana biri geliyor ve diyor ki
"Gel benimle, sana kapılarım sonuna kadar açık.
Evini barkını, ananı babanı ,iyisiyle kötüsüyle hatıralarını geride bırak.
Geride kalsın büyüdüğün mahalle.
Sana bir çadırkent kurdum, bundan sonra orada çadırda yaşayacaksın.
Yemek içmek bedava.
Gelirken hiçbir eşyan yanında olmayacak.
Üstelik artık çalışmayacaksın, kariyerin arkanda kalacak.
Gideceğin yerde farklı bir dil konuşulacak.
İnsanlarla zar zor iletişim kuracaksın.
Belki sana asgari ücret mmaş da bağlanacak.
Evlatların çadırdan yapılmış okullarda okuyacak.
Üniversite çağına geldiğinde ise sınavlarda onlara kolaylık sağlanacak.
Daha bir sürü imkan var senin için.
Yalnız bıraktığın şehir dönmek istediğinde dönebileceğin mahiyette olmayacak.
Oradaki akrabaların hayatta kalmak için savaş verecek hergün.
Seni götürdüğüm yerde insanlar seni aşağılayabilir.
Örneğin;
   " Bunlar Suriyeli, bunlara ev verilmez, verilirse üç katı kira ödesinler.
     Bunlar Suriyeli, bunlar geleli düzenimiz kaçtı.
     Bunlar Suriyeli, bunların çocukları için bizim evlatarımız üniversiteye alınmıyor.
( Sınava giren 2 öğrenciden birinin üniversiteyi kazandığı ülkede denecek bu sana hem de !)
     Bunlar Suriyeli, bizim fakirlerimiz doymuş gibi bir de bunlar çıktı başımıza.
     Bunlar Suriyeli....
     Suriyeli....
     Suriyeli...."
Götürdüğüm yerde bir adın da olmayacak artık senin.
Bundan sonra topunuzun adı Suriyeli olacak.
Mesela babasının dünyadaki herkesten daha güçlü olduğunu sanan küçük kızın seni sık sık çaresizliğinden ağlarken görecek.
Neler yaşayacaksın neler...
Gelir misin benimle?"

Cevabın ne olur sevgili okur?
Tabi gelirim seve seve hem de der misin?

Ben şu son günlerde Suriyelilerle ilgili duyduğum aşağılayıcı laflardan tavırlardan tiksiniyorum.
Sanki biri yüreğime hançer saplıyor.

İnsan, insanoğlu !
Onlar senin Müslüman kardeşin değil mi?
Velev ki gayrimüslim olsun, neyi değiştirir?
O da senin gibi insan değil mi?
Yukarıda empati kurmanı istediğim hayat şanslı olan Suriyelilerin hayatı.
(Petrol zenginlerini tenzih ediyorum.)
Bir kere gidip o insanların nerede yaşadığını gördün mü?
Neye oturup, ne yediklerini gördün mü?
Trafikte camını silmeye çalışan o yavrucakla göz göze geldiğinde için sızlamıyorsa yazık sana.
O insanlara yapılan yardımlarda gözün kalıyorsa yazık sana.
"Onlar geleli hırsızlık arttı, ahlaksızlık arttı." diyorsun da üniversiteye girişte kolaylık sağlandı diye ortalığı yıkıyorsan yazık sana.

İlla bir şeyleri eleştirmek istiyorsan, muhtaç durumdaki insanlara yapılan yardımlar olmasın eleştirdiğin.
Git kendi maaşlarına zam yapa yapa doymayan milletvekillerini eleştir.
Bul işte kendine haklı bir biçimde olumsuz eleştiri yapacak bir şeyler.

Söylenecek çok şey var sevgili okur.
Yalvarırım biz merhametli nesiller yatiştirelim, etrafa duyarlı olalaım.

Başta söz vermiştin.
Haydi gözlerini kapa, düşün şimdi.

Sevgiler...