30 Ekim 2016 Pazar

"Ağladığın gecelerde şarkılar söyle kurtulursun..."



Güneş açsa geçecek miskinliğim.
Evin tamamını temizlemeden yorulmak, durulmak da nesi.
Yudum yudum tüketiyor bir şey takatimizi sanki.
Sen de öylesin biliyorum.
Zaman zaman da olsa kalkmıyor kolun hiçbir şeye.
İçinde kanat çırpan minik güvercinle ilgilenmeye sıra gelmiyor birtürlü.
Sahi,
hobilerin vardı senin değil mi?
Yapmaktan keyf aldıkların.
Dudağının kenarındaki suratına yakışan o inca çizgiler
ayak üstü muhabbetlerde ortaya çıkıyor artık.
Kime sorsam bir koşşturmaca içinde.
'Zaman'diyor, 'hızlı geçiyor.'
Ben de öyleyim işte.
Ne zaman geliyor yatma vakti bilmiyorum.
Ancak kanepeye uzanınca hissediyorum yorgunluğumu.
Muhasebe yapınca da yürek sızısı çıkıyor saklandığı yerden.
Ne yaptım da yoruldum böyle?
Evime, aileme, evladıma, ana babama mı hayır ettim?
Vatana millete büyük katkılarım mı oldu?
Biz cins-i latîfler olarak 
kendi kendimizi gücümüzün üstünde şeylere adadık epey zaman önce.
Ve hiçbir şey tam olamıyor artık.
Bir kadının eline en çok iğne iplik yakışır belki,
biz iğne iplik tutanların elinden çıkana muhtaç olmayı seçtik.
Ne bahçesi, bırak bahçeyi penceresinden gökyüzünü zor gördüğümüz evlere
 müebbet hapsettik kendimizi.
Doğru ya,
İş yerine gidip gelirken görüyoruz ağaç ve yaprakları...

Kendi tercihlerini sorgulayıp işin içinden çıkamayanlar, merhaba!
Güneş açsa geçer belki miskinliğimiz...

29 Ekim 2016 Cumartesi

İzledin mi? / Assalamuaaleikum Beijing

Merhaba Sevgili okur,
Her filmi izlemem ben, hassasiyetlerim var, diyorsan bu film sana göre.
Evde ailecek sinama keyfi yapabirsiniz.



Aşk hikayesi temalı bu filmden öğrenmemiz gereken çok şey var.
Müslüman ve gayri müslim iki gencin öyküsünü izliyoruz.
Dostluğu, vefayı iliklerimize kadar hissediyoruz.
Filmin bir kısmı Pekin'de geçiyor.
Doğrusu Pekin ile ilgili bir merak yoktu içimde,
gidip görme arzusunda değildim.
Lakin bu film bir bilmece sordu sanki bana
ve ancak gidip oraları gezince cevabını bulurum sanıyorum.
İnşallah nasip olur.
Bakalım sende ne duygular uyandıracak bu film.
İzle bakalım ;)

15 Ekim 2016 Cumartesi


Cumartesi şarkısı benden gelsin o zaman.




İlk defa abim ve gelinimizin düğününde duyduğum bu şarkı çok güzel gelmişti bana.
Onlar dans ettikçe ben de heyecanlanmıştım,
icim içime sığmamıştı.
Bir görümce olarak hislerim normal mi bilmiyorum ama
dinledikçe yine heyecanlanıyorum ben yaaa.
Ebedi mutlu kalsın yuvaları canlarımın...

9 Ekim 2016 Pazar

"Güllü diba giydin amma..."



Güllü diba giydin amma korkarım azar eder
Nazeninim saye-i har-ı gül-i diba seni (Nedim)
[Ey benim nazlı sevdiğim,üzerine güllü bir elbise giymişsin ama;
o elbisenin üzerindeki gülün dikeninin gölgesi seni incitir diye korkarım...]


Bu beyti ilk okuduğumda biraz abartılı gelmişti.
Sanat yapacağım diye bu kadar da vıcık vıcık olmamalı şiirler diye düşünmüştüm.
Meğer henüz  sevmemişim.
Evet sevgili okur,
yüreğime evlat sevgisi düşmemiş henüz.
insan kendine emanet olan, çaresiz bir varlığı mı bu kadar sevebilir bilmiyorum.
Sevgililer birbirini evlat sevgisiyle kıyaslayacak kadar sevebilir mi?
Bu beyiti bir anne evladına yazmış olsa daha anlam kazanırdı sanki beyit...

Eline çay döküldü bugün sevdiceğimin,
Cicili bicilli kahvaltı soframız zehir oldu bize,
öğleye kadar bir durdu bir ağladı.
"Anne" deyip deyip boynuma sarıldı.
Yen öğrendiği şarkılarda geçen cümleler dolayısıyla doktorlardan korkmayı öğrendi kızım.
Doktoru görünce de pansuman yapılırken de çok ağladı.
Geçti çok şükür acısı,
yine koltukların tepesine çıkıp "bu vami, bu kırmızı" diye diye uydurup bir şeyler göstermeye
balonunu oradan oraya atıp sonra yakalamaya çalışmalarına başladı çok şükür.
Boynuma sarılıp "Canım annem seni çok siviyorum." bile dedi.
Bugün geçti ama zor geçti hasılı.

Bu elbiseyi diktim kızıma, aklıma bu gazel geldi hemen.
Gülerek giysin gülnârem...