5 Mayıs 2017 Cuma

Okudun mu? / Bülbülün Kırk Şarkısı- İskender Pala


Merhaba sevgili okur,

Girizgah bölümümü bu muhteşem kitaptan bahsederek yapacağım hemen.
Hasbihal etmeye lüzum yok,
okumadıysan senin için elzem olan şey bu kitabı bir an önce temin etmek.
"Sevenlerin dergahında çok büyük aşka düştüm." diyor bir bülbül
Öyle içtenlikle anlatıyor ki sevdasını,
Ah diyorsun ah, şu bülbülün yüreğinden taşırdığı hislerden herkesler nasiplenebilseydi.

İskender Pala kitaplarını daha önce okumuşsan tarzını biliyorsundur sevgili okur
Okur ve kurgu arasına kendini bile sokmak istemez
Bazen dikkatimizi çekmeyecek bir eşya anlatır hislerini 
bazen bu kitapta da olduğu gibi bir hayvan.
Hayvan dedim de bu kitabı okuduktan sonra bülbüle hayvan deyince hicap edyorum.
O bülbül ki efendiler efendisi(SAV)ni yaran edinmiş kendine,
doğumundan vefatına kadar yanıbaşında kanat çırpıyor.

Kitap efsane sevgili okur.
Tüylerin dikenlene dikenlene, gözyaşını sile sile okumak istersen
Efendiler efendisine,
dürr-ü yetime olan hasretine hem biraz merhem hem biraz tuz olsun istersen
Şu mübarek üç aylar geldi de geçiyor
Unuttuklarımı bir hatırlayayım, 
hayatıma, ibadetime sirayet etsin hatırladıklarım istersen,
Hem bir çırpıda kitabı okumayı deli gibi arzu edip
hem de ,bitince ben ne yaparım, diye çok güzel bir iç çatışmaya girmek istersen
bu kitap sana göre.

Her sayfasında görmeden sevdiklerimizden bahsediyor
Hasret gideriyorum sandım bazen,
Hz. Fatıma'nın babasının defnini duyduğunda
"Peygamberin üstüne nasıl toprak atın ey Ali?" dediğini duyunca 
kalbimin avuçlarımda çarptığını hissettim.
Benim hasretim çığ gibi büyüdü
Dilerim daha da büyüsün
Öyle yaşayayım ki onun yangınıyla
ölümüm vuslat olsun.

Roman efendimizi anlatan 40 bölümden oluşuyor.
Benim kalemine hayran olduğum bir yazarın elinden çıkmış zaten
Ve her bir bölüm genellikle naatlerden alınmış bir beyitle başlıyor.
Benim zihnime kazınan beyit ise şu:

"Baîdim suretâ mânen karibim ya Rasûlallah
Bu yüzden kendi şehrimde garibim ya Rasûlallah."

imanın tazelenerek, gözyaşları ile okumalar sevgili okur.

2 Mayıs 2017 Salı

Es'selâm



Sahibi gitti diye dört günde solan çiçekler gördüm;
şımartılmış, sahiplenilmiş, örselenmemiş çiçekler.
Hercai işte.
Toprağı mı değişse yeri mi, yine çareler aramaya devam edeceğiz.
Nazlayacağız çiçeğimizi.
Dört günde solan çiçek gibi bir cümleyle enkaza dönen insanlar gördüm,
ümidini yitirmiş, ihanete uğramış, yangınından evine barkına sığamamış,
Rabbine sığınmış ihtiyarlar gördüm.
Kırılmış kalpler gördüm,
kırgınlığım nefrete dönüşmesin diye mücedele eden kalpler...
Gözyaşı yüzünden yuvarlananı da 
nasılsın, denilse çağlayanlar boşaltıverecek kadar dolmuş insanları da gördüm.
Konuşmanın tadına yeni yeni varan bir toy evlat gördüm,
denileni kusuruna küsürüne bakmadan takrarlayanı,
elinden tutunca yürüyeni de gördüm,
henüz hayattan yılmamış,
 yılkı at gibi dört nala koşturmaya çalışan masumlar gördüm.
Ben bir sürü susan insan gördüm.
Susuyorlardı durmadan,
çatlayacak kadar susuyorlardı,
susmaktan yorulacak kadar...
Ayrılamayan ama ayrılanlar gördüm sonra,
Allah kavuştursun, dedim usulca.
İstanbula dönünce solan lalelerin yanında yeşeren fesleğenler de gördüm.
Nebâtâtın bile nöbetleştiğine şahit oldum yeniden.
Umudumu yitirdim sanma sakın.
Çocuğunu uyutup da onun çikolatasıyla kahvesini tatlandıran bir anayım ben.
Bu keşmekeşte, 
bu başıbozuklukta bir evlat yetiştirmeye çalışan bir mücahideyim.
Güçlüyüm ben,
üzülürüm ama öyle kolay yenilemem.
Es'selâm sevgili okur,
gittim ama döndüm.