30 Eylül 2016 Cuma

Pürmelâlimiz



Bazen en iyi bir günce hatırlatıyor zamanı.
Koydukların yerinde duruyor da zaman geçip gidiyor işte.
Yine geldi ürpermelerin mevsimi,
yine geldi rüzgar, kuru yapraklar...
"İşte geldim mevsim gibi kapına" diyor ya Ahmet Muhip,
Sonbahar işte geldi yeniden kapımıza...
Yeni bir mevsime ulaştıran Allah'a hamdolsun, sağlığımıza sıhhatimize hamdolsun
Ümmetçe afiyetler de görelim inşallah.

Öyle sıkı sıkı giyinip camı pencereyi kapatmanın,
perdeleri açmamanın zamanı sanma sakın sevgili okur
Aksine gözümüzü dört açmanın mevsimi geldi.
Önümüz kış, fakir fukara gözetme mevsimi geldi işte şimdi.
İmzasız mektuplar gibi çoğalıyor mazlumlar,
bize düşen seyretmek olmamalı.

İki çift güzel kelam etmekti niyetim ama 
Kem aletle kemâlât olmuyor işte.
Kötü günlerin kuşatması bitmiyor.
Şu gülibrişim gözlü kız gözümün önünde büyürken
her hareketi beni mest ederken
hele o uyuyup da kucağıma aldığımda yerine götütürken,
en çok da işte o yerine götürme anında tüylerim dikenleniyor
istemsiz kapanıyor gözlerim,
hızla geri açıyorum.
Elimde uyuyan melek Suriyede Filistinde doğsaydı ya,
evimize bomba yağsaydı ne yapardım?
Şu günahsızın bedeni cansız bırakılsaydı gavur elleriyle ne yapardım?
"Düşünme böyle şeyler." deme sevgili okur,
Gun gelir "Yetim hakkı düşünmedin de empatide ne hikmet aradın?" derse ya Allah.

Biz ne yapalım canlar söyleyin hele,
videolarda bebek cesetleri izlemek mi görevimiz?
Biz ne yapalım da alem-i İslama hayrımız dokunsun?
Ne yapalım?
Ne yapalım?