25 Mart 2016 Cuma

Okudun mu? Piruze / Sinan AKYÜZ


Merhaba sevgili okur
Uzun süredir kitap okuyamıyordum doğru dürüst
Bu aralar acısını çıkardım gibi çok şükür.
Fırsat bulursam okuduğum kitaplarla ilgili  düşüncelerimi yazarım sana.

İlk defa bir Sinan Akyüz kitabı okudum.
Prize adlı bu kitabı çok duymuştum.
Hayran kalmış pekçok kişinin yorumuna denk geldim
Merak ettim ben de.

Kitap  gerçek bir hikayeyi anlatıyor.
Rahat yetişmiş bir diplomat kızının tutkulu aşkını,
sonrasında da bu aşkın sonucu olan  zamansız evliliğin verdiği ızdırabı anlatıyor.
Öyle ki ana karakter evlatlarından ayrı bir yaşam sürdürmek zorunda kalıyor.
Olay örgüsünün tamamını anlatmayayım,
Eğer okumayı düşünürsen merak duygunu baltalamış olmayayım.
Zİra o heyecanı yitirirsen övgüyü hak edecek başka bir yönünü bulamazsın kitabın.
En azından ben bulamadım.
Yazarın dili sanatlı, akıcı falan değil.
Salt olay anlatılıyor.
Cümleler süslenmemiş.
Gayet yalın.
Bu yaşananları sıradan biri anlatmaya kalksa aynen bu kitaptaki gibi anlatırdı.
Ama dediğim gibi 
ertesi gün erkenden dersim olmasına rağmen, 
kızım çok geç uyumasına rağmen
gece yarılarına kadar okudum ve hemen bitirdim kitabı.
Şöyle müthiş, böyle harika diyemem
Yaşanmış bir hikaye olması yönüyle okunmaya değer yine de.
Tercih senin.

Mutlu okumalar sevgili okur :)


22 Mart 2016 Salı

Güllerden güzel kızıma...


Güllerden güzel kızım,
Hep bu kadar olgun olacak mısın hayatta?

Doğduğun gün seni kucağıma aldığımda, 
o seni ilk emzirdiğim anda neler hissettim bir bilsen.
Ahhh
Evladın olsun,
sen de ana ol inşallah canım kızım.
Ciğerim ikiye yarılsa da seni içine sarsam
öyle saklasam orada.
Bağrımda kalsan hep.
İçine türlü hayallerimi sığdırdığım ipek kirpiklerinle yüzüme baksan...
Seni öyle seviyorum,
öyle tarifsiz işte.
Seni veren geliyor aklıma.
Rabbim, diyorum
Sen ne büyüksün
Ne büyük ikram sahibisin.
Bu nazenin kızı bana verip de ne büyük ikramda bulundun.
Ayırma bizi Allahım.
Ne zaman tökezlese tutuvereyim ellerinden...

Uzun zaman olmuştu gözlerimden damlalar üçer beşer düşmeyeli.
Rabbim acı keder göstermesin.
Seni memeden ayırmak çok zormuş yavrum.
Sana da zordur lakin
bana daha da zormuş.
"Acıdı." deyip de beni öpen minik ağzını verene kurban olurum.
Canım kelebeğim benim.
1 hafta sonra 19 aylık olacaksın.
Doktor amca demese,
senin iyiliğin mevzu bahis olmasa 
mecbur kalmasam 
Ayırır mıydım seni 5 ay önce bağrımdan?

Sen öyle akıllısın ki
Buralara yazmaya kıyamayacak,
seni anlatmaya bile cesaret edemeyeceğim kadar işte...
Çok şükür ki biliyorsun seni nasıl sevdiğimi.
Gayemin seni kendimden uzak tutmak olmadığını biliyorsun.

Canım yavrum
Yavrum dedikçe gönlümü eritip de avuçlarına bıraktığım kuzum.
Rabbim nasip etti, 19 ay emzirdim seni.
Bir kere bile zoruma gitmeden,
gece gündüz demeden.
Ama artık vakti geldi bebeğim.
Göz göre göre büyüyorsun.
Kocaman bir kıza anne oluyorum göz göre göre.
Rabbim nice güzelliklerini göstersin.

Bu badirede gösterdiğin sabrı, vakur duruşunu, olgunluğunu her durumda koru kuzum.
İşte böye göreyim seni.
Kararlı,
merhametli,
gururlu...

Sen bana nasıl kıyamazsan ben de sana öyle kıyamıyorum işte kızım.
Bir el bizi birbirimize görünmeyen ama sımsıkı iplerle bağlamış...

Helal yesin diye diye geçirmiştim seni ek gıdaya,
artık anne sütün yok yavrum.
Helal ye sen our mu?
Rabbim nasip etsin ben de kardeşler doğurayım sana.
Onların büyüdüğüne de şahit olalım.

Teyzen Ravza ablanla, seninle yaşadıklarımızı yaşarken gülüyordum kızım.
Ne bileyim,
bilemedim bu kadar zor olabileceğini.
Yaşamadan bilinmez,
tahayyül edilemez ki...

Biz birbirimizi bu kadar seviyoruz ya,
Allah da bize kendini daha çok sevmeyi nasip etsin.
O da biz çok sevsin.
Sahi Allahın kuluna merhameti bir annenin evladına merhametinden az değilmiş.
Dünyada da ahirette de merhamet dilenelim kıymetlim.

Seni hep seveceğim!

Annen...





21 Mart 2016 Pazartesi

Okudun mu? Ve sen kuş olur gidersin/Tarık Tufan


Merhaba sevgili okur?
Tarık Tufan kitabı okudun mu hiç?
Okumadıysan şiddetle tavsiye ederim.
Hele kendini yalnız hissediyorsan,
bir dosta ihtiyacın varsa...
Bir insan bu kadar mı içten olur?
Kompleks nedir bu kadar mı bilmez?
İçinden geldiği gibi
yazdığı cümleyi belki değiştiririm diye tekrar okumadan yayıma sokmuş gibi
Bir hatam olur da görürlerse diye endişeye kapılmadan yazılmış kitaplar...
Yazarın en sevdiğim özelliği merhamet duygusunu cömertçe hissediyor olması.
Hiç beklemediğin bir anda yanıbaşında durup da görmediğin ne kadar acı varsa
gözüne soka soka gösteriyor.
Silkeleniyorsun şöyle bir,
uyanıyorsun yaşanmışlıklara.

Ve Sen Kuş Olur Gidersin yazarın kendi hayatından esinlenerek yazdığı bir kitap
Bi lokmalık kitap diyorum ben böyle kitaplara
Otursan yarım günde okursun
Bir dostunla buluşup evine dönüyormuş hissine kapılır öyle bitirirsin kitabı.
İçerikten fazla bahsetmeyeyim.
Demem o ki arada Tarık Tufan okumak iyi gelir.
Sevgiler ;)



16 Mart 2016 Çarşamba

İzledin mi? / Temple Grandin


Ben uzun süre aynı işle meşgul olamam sevgili okur.
Bir filmi baştan sona hiç hareket etmeden izlemek mesela,
Hayatımda çok nadir başarabildiğim şeylerdendir.
Dikkatim çok çabuk dağılır.
3 saat bir şeye konsantre olmam çok zor.
Lakin arada bir küçük molalar vererek de olsa izlediğim filmler oluyor.
Temple Grandin de o filmlerden biri.
Öyle boş beleş bir film değil.
İbret veren, önder olan filmlerden.
"Nitelikli" bir film hasılı.
Otizmin bir avantaj olabileceğini öğreniyorsunuz sonunda.
İzlemek için yeterli sebepleri bence.
Seversin umarım.
İzle bakalım ;)

Sevgiler...

15 Mart 2016 Salı

Niyet ettim mutluluğa ;)

Merhaba sevgili okur,



Seninle oturup şöyle iki lafın belini kırmayalı epey oldu değil mi?
"Ooo geldi bizimki, şimdi başlar dertlenmeye" deme sakın.
Bu defa yakınmayacağım.

Bugün evden çıkıp okula giderken bir karar verdim.
Günümü çok mutlu geçireceğim.
her adımımda şükrettim
Allah'ın bana verdiği sayamadığım, aklıma gelmeyen neler varsa hepsi için...
Her adımda daha bir huzurlu hissettim kendimi, 
öyle ki mutluluğum dışıma taşmış herkese yansıyor sandım.

Okulda YGS maratonundan yorgun bir şekilde kurtulmuş öğrencilerime derse girdim ilkin.
Sınav kritikleri yaptık.
Kimininki güzel geçmiş, kiminin kötü, kiminin eh işte..
Derken sordum bir tanesine daha:
"Seninki nasıl?"
"Bu zamana kadar yaptığım bütün denelerden daha iyiydi netlerim." dedi.
"Çok mutluyum. 
Benden mutlusu yok." dedi.
"Ne güzel." dedim
"Kaç puan alacaksın aşağı yukarı?
Güzel bir bölüm gelir mi?"
(girdiğim çalışkan ve çok umut bağladığım bir sınıfta geçiyor hadise)
"Bilmiyorum hocam" dedi
"Bu kadar mutlu olduğuna göre gelir güzel bir yer " dedim.
Arkadaşları hemen atıldı.
Hocam, dediler
"O herzaman mutlu olacak bir şeyler bulur kendine.
Biz onu hiç karamsar görmedik."
Bu arada bahsedilen öğrencinin mutluluktan ağzı kulaklarında
abartmıyorum mutluluktan arada bir gözleri yaşarıyor.
"Doğru mu?" dedim kendisine
Tam türk kahvesi renginde olan gözleri ışıl ışıl
"Evet hocam" dedi
"Ben 190 alsam 180 alanları geçtim diye yine sevinirim."
"Maşallah
Hep böyle yapıda bir insan olmayı istemişimdir." dedim.
Ben düşünerek başka bir öğrenciye yaklaşırken o yüzündeki gülümsemeden hiçbir şey kaybetmemişti.

18 Mart yaklaştığından mütevellit öğrencime şiir çalışması yaptırmam gerekiyordu.
Öğrencimi sınıfından aldım
Okulda boş bir mekan bulamadığımdan öğretmen odasına geçtim.
Zeynep başladı şiirini okumaya.
O okuyor ben önerilerde bulunuyorum falan
Hocalarımızdan bir tanesi rahatsız oldu.
Biz biraz yumaşatırsak kibarca kovdu öğretmen odasından.
Kütüphanenin boş olduğunu söyleyip bizi oraya yönlendirdi.
Tabi gittiğimizde kütüphane doluydu
Kütüphane bu boş olur mu?
Boş olsa büyük bir problem değil mi hem?
Moralim oldukça bozuldu.
Fakat bu olayın benim ruh halime müdahale etmesine izin vermedim.
Konferans salonunda görevli öğrenci ve öğretmenlerle çalışmalarımıza devam ettik.

Eve gelip minik kuzuya bir sarıldım,
biraz oyun oynadım.
şimdi uyuyor mışıl mışıl.

Hazır dedim boşluktayım, elime bilgisayarı aldım hemen.
Kocacığım Hollandalardan çikolata getirmiş
Kahvemi de yudumlayarak yazdım sana bunları.
Şimdi dersin ki
"E mutsuz olmanı gerektiren bi durum yok zaten."
Sanki sen yapmıyosun sevgili okur,
İstesem  kırk tane neden bulurdum mutsuz olmaya işte.
Eşimin  Nisan ayına kadar mesaisi geç bitecek,
Hava gayet bulutlu,
bunlar birer neden olamaz mı sence?
:)
Bulmadım,
mutlu olmayı seçtim.
Beni kutlamalısın :)

Bu güzel günün anısına senin için paylaşayım bu güzel, sevdiğim melodileri,
Senin için...
Dine bakalım. 


Sevgiler :*

12 Mart 2016 Cumartesi

Beni de alın aranıza!


"Biii kıyafet alıcam
Ayol aynısından alıyorlar
Şaşırıyorum ne giyeceğimi vallahi." diyor
Öteki de hayıflanıyor kaşlarını küçük Emrah moduna sokarak:
"sorma insan ne yapacağını şaşırıyor." Diyor.

Beriki bi çanta almış, ilk fırsatta resmini çekip koymuş sosyal medyaya
Hemen yorum yapıyor diğeri
"Çantanız çok güzeeelll.
Markası ne acaba?"
Başka biri yine yazıyor 
"Markası ne markası ne?"
Söylemiyor birtürlü bizimki tabi.
Gidip aynısından alırlarsa mazallah.
Allahım başlara vermesin, katlanılır şey değil :)

Ya bunlara kıyafette mobilyada şunda bunda rast geldim de
Geçende biri bir video çekmiş, videosuna fon müzik de koymuş.
Başka biri soruyor: 
"Bu hangi şarkı öğrenebilir miyim?"
Bizimki günler sonra cevap yazıyor:
"Söyleyince popüler oluyor, o zaman da hoşuma gitmiyor.
Söylemeyeyim en iyisi."

Vay bee dedim görünce.
Görgüsüzlükte gelinen son nokta.
Adamın yaptığı müziği başkasından kıskanıyo arkadaş :)
Sanki kendisinin ahu gözünden ilham alınıp da bestelenmiş şarkı.

Bu neyi nerden aldığını söylemeyenlerle her şeyin nereden olduğunu soranlara hastayım.
Şaka mı bu ya?
Tahtası mı eksik bu insanların?
Alma kardeşim
Rahatsız oluyosa karşındaki sen de giymeyiver aynısından.
Biri de ordan patentini almış gibi hava yapıyo.
Firmalar sana çalışıyodu hğ,ü,
e mi bacım? :)
Noluyo şu garibanı da alsan aranıza?
Benim olsun mu? Demeden ıslak köpek bakışı atmadan deyiversene markasını.

Neyse
Bu konuyu da böylece hallettim.
Birdaha görmeyeyim böyle kavgalar
Dövüşmeden oynayın dünya hayatınızı.
Öğrencilerim deneme çözüyor
Bir bakayım ben kopya çeken var mı?

Sevgiler sevgili okur :* :)

Hâmiş: Yazdığım ama paylaşmaya ancak fırsat bulduğum post.
Bugün okul yok, biliyorum ;)