17 Ağustos 2015 Pazartesi

Peliza


Bu görmüş olduğunuz şey, annemin bizi muhallebi niyetine yedirerek büyüttüğü şey.
Adı gerçekte nedir bilmem tabi.
Geçende Amasya'ya gittiğimizde değişik tatlar denemeyi seven eşim menüde hasuda diye bir tatlı gördü.
Ben bundan alıcam dedi.
Karşımıza peliza geldi.
Bebeklerinize muhallebi olarak verebileceğiniz bu tatlının tarifine geçeyim.

Malzemeler;
Mısır nişastası,
şeker,
su,
üzeri için;
erililmiş tereyağı üzerine pekmez
ceviz vb.

Afiyet olsun tontişlere :)

Mercimekli Bebek Çorbası


Merhaba sevgili okur,
mercimek çorbasının bebek olanı da mı olurmuş deme şimdi.
Oluyor pekala.
Bu çorbanın içinde daha fazla malzeme var.
Tadı da gayet güzel oluyor.
Deneyebilirsin.

Malzemeler;
Soğan,
patates,
havuç,
irmik,
 pirinç,
kırmızı mercimek,
tavuk suyu,
nane,
kakabiber.

Önce soğanı kavurup, küp küp doğranmış dier malzemeler de koyularak pişirilir.
Blenderden geçirilir.
Bebelere içirilir.
Afiyet olsun tontişlerimize :)
 

Zerafet Timsali

Bilmem Osmanlı ilgini çeker mi sevgili okur?
Ben hayranlık duyarım Osmanlı'ya.
Osmanlı zamanındaki yaşamdan,özellikle  adab-ı muaşeretten keşke daha çok şey kalsaydı bizlere.
Vefatının üstünden hayli zaman geçmesine rağmen son Osmanlı Hanedanı Fatma Neslişah sultan'ı inceleme, irdeleme fırsatım olmamıştı.
Geçende bir yerde denk geldim.
İnternet üzerinden de olsa şöyle genel bilgi edindim.
Kendisi için yazılmış Neslişah adında bir de kitap var.
Tek kelimeyle hayran kaldım.
Bir kadının zerafetinin diğer her şeyi nasıl kapatacağını gördüm.
Demek ki güzel olmak için illa kalın dudaklara sahip olmak gerekmiyormuş.
Demem o ki bana sorulursa hayatımda gördüğüm en güzel kadındır Neslişah Sultan.
Hem de rakipsiz.
Böylece güzel kelimesinin benim için bir bütün olduğunu da anlamışsındır sevgili okur.
Kadının pek düzgün bir Türkçesi yok, evet.
Belki o dönemden ve yaşadığı değişik yerlerden izler taşıyor kelimeler.
Lakin bu eda ile saatlerce konuşsa dizinin dibinden ayrılmadan dinlerdim.
Yaşlanmış olması zarifliğinden bir şey kaybettirmemiş.
Nasıl da oradan oraya sürgün yemiş kadıncağız.
Ne yaptı da bu kadar eziyet çekti bu insanlar bilen yok.
Hesabı sorulur mu dersen, "Bu keltoşun da bir sahibi var." hikayesini hatırlatırım sana sevgili okur.
Tabi anlattıklarına bakarak Osmanlı'dan geriye kalan kimselerin,
 sanıldığı gibi dinle diyanetle pek haşır neşir olmadığı da görülüyor.
Ez cümle gerilemenin dinle alakası varsa nasıl bir alaka olduğu malumun ilanı gibi oldu dinlediklerimle.


Murat Bardakçı'yı bilirsin.
Ben pek bir severim kendisini dinlemeyi,
Onun sayesinde Nezih Uzel gibi kıymetli bir bendir ustasını tanıma fırsatım da olmuştu.
Galata Mevlevihanesinde mesnevi sohbetleri olduğunu söyleyip davet de etmişti hatta.
Kısa bir süre sonra vefat haberini alıp bir defa bile yanına gidememiştim.
Hasılı herzaman diyemem ama güzel insanları tanımaya vesile oluyor Murat Bardakçı.
Neslişah Sultan'ı araştırırken de onun çalışmasına rastlamak beni şaşırtmadı.
Bakalım senin de ilgini çekecek mi sevgili okur?
Allah gani gani rahmet eylesin diyorum,
videoları paylaşıyorum :)
Haydi selametle...