2 Haziran 2016 Perşembe

Arz-ı Hâl


Merhaba sevgili okur
Aslında çokça sakin ama bir o kadar yoğun zamanlar geçiriyorum.
Ev okul kızım üçlüsü dışında pek bir şey yapmadığımı sanırdım oysa.
Şöyle bir düşündüm de yapıyorum galiba
Bu taraf daha ağır bastı.

Ahir zamanda yaşıyoruz biliyorsun değil mi?
Hani klişeleşmiş hayat gailemiz vardır hepimizin,
Doğduktan hemen sonra bir yarışın ortasında buluruz kendimizi.
Boylar, kilolar mukayese edilir ilkin, 
sonra yürümemiz, konuşmamız,karne notlarımız,
üniversite başarımız, işimiz, eşimiz, evladımız...
Binlerce kere şükürler olsun Rabbime
Bu kısma kadar olan görevlerimizi (!) bazen kolaylıkla bazen zorlanarak başardık.
E tabi şimdi geldi ev almaya.

Alalım tabi evimizi,
neden almayalım ?
Lakin şu faiz illetine bulaşmadan ev almak ne mümkün?
Biz faize girmemek adına etrafımızdaki evlere göz ucuyla bile bakmayanlardandık.
Sonra bir gün "katılım bankası" alternatifi olduğunu öğrendik.
Biraz araştırma sonrasında bütün katılım bankaları değil ama özellikle 2 bankanın helal olduğunu öğrendik.
Bu görüşü alo fetva hattında çalışan vaize hanımlara da teyid etirdik hatta.
Sonia başladık ev araştırmaya.
Burası İstanbul tabi, evler anadolunun en az üç katı.
Biz faize bulaşmayalım diye araştırma yapmazken ev fiyatları aldı başını gitti.

Sadede gelecek olursam
Hani her insanın hayalleri vardır ya
Şöyle bahçesi olan, müstakil, çoluğumu çocuğumu kapının önüne bırakıp
kontrol etmeye ihtiyaç duymadan mutfakta yemeğimi tıkırdatayım falan
evet işte o hayallerden bizde de vardı.
En azından site olsun diye düşünürken realite ile yüzleşiverdik.
Pek de tercih edilmeyen bir semtin mahalle arasında bulunan köhne apartmanların
2+1 80m2 afedersiniz düdük gibi evine 330 binleri vermeye razı olduk.
Ne kadar acı bir razı oluş değil mi?

Çok şükür tabi
Ev sahibi olmanın hayalini kuramayan çok insan var
Evini barkını ekmeğinden suyundan kısa kısa yaptırıp
kıymetli mekanını bırakıp sürgün hayatı yaşayan mülteci kardeşlerimiz var.
İnsan dertlenmeye utanıyor.
Benim dikkat çekmek istediğim ve ağırıma giden başka şeyler var sevgili okur.
İnsan bir tabutluk yere gömülecek sonra da toprak olup gdecek kadar acizken
nasıl oluyor da bu kadar bencil aç gözlü hale gelebiliyor?
Bu gidiş nereye çok merak ediyorum.
Kendisine sığınan muhtaç durumdaki kulları bile kazıklamanın peşine düşecek kadar aşağılık mıyız gerçekten?
Bu kadar mı sefil yaratıklar olduk?
Neyden ne kadar çırparımın derdine düştük.
Hiçbirimizin planları hiçbir zaman bitmeyecek bunu biliyorum.
Hz. Ebubekir geliyor aklıma,
malını mülkünü efendimiz (sav) yoluna revan edip
arkasına bakmayışı...

Çok utanıyorum sevgili okur.
Şu dünyada kıl çadırında yaşayıp huzuru bulanlar emsal teşkil ettikçe
Boş uğraşların peşine düştüğümü hissediyorum.
Belki günahım çoktur, duam bundan kabul olmayıverir.
Amin de dualarıma.

"Rabbim eğer haram yolla nasip olacaksa bize bir ev nasip etme,
helalinden kolaylıkla nasip et.
İçinde senin razı olacağın nice misafirler ağırlayalım,
arı gibi vızır vızır gelsin gitsin ahbaplarımız.
Sunduğumuz çiçeklerden alsınlar ballarını.
Nice Kur'anlar okunsun, namazlar kılınsın
tesirli sohbetlere kapı olsun kapımız.
Camiye yakıncacık olsun ki 5 vakit ezan sesi dolsun odalarımıza.
Sabah namazına kalkmak için saat kurmaya gerek kalmasın.
Hayırlı komşularımız olsun,
sabah güneşi, ikidi güneşi alsın,
yuvamızda nice evlatlarımız yetişsin sağlık ve neşeyle inşaalah.
Evimize alın teriyle kazanılmış helal rızıklar getirelim.
Amin diyene , bizim için, cümle kardeşlerimiz için amin diyene
Daha daha güzellikler ihsan et Rabbim.
Sen verdiği zaman hazinesinden eksilmeyen tek merhametli sığınağımızsın.
Senden başkasına muhtaç etme Ya Rabbi"
Amin.