31 Ekim 2015 Cumartesi

Kaneviçe kaneviçe dedin, başımın etini yedin !

Merhaba sevgili okur
Hiç üstüne alınma bu postun başlığını kendime ithafen yazdım.
Bu aralar kaneviçe diyerek ortalarda dolanan benim zira.
Henüz kullanılacakları yerlere monte edilmeseler de kaneviçelerim bitti.
( Kısmen )



Nerede kullanacağımı da hala açıklamadım farkındayım :)
Basın açıklaması yapacak gibi bir havaya kapıldım.
Dur biraz daha söylemeyim :)

Bu arada sadece kaneviçe işlemiyorum tabiki sevgili okur,
Misafir kabul ediyor, gezmelere gidiyorum.
Bu sayede Hale'nin  iki arkadaşı oldu bile :)




Bu da "kek kalıbında pandispanya" adlı çalışmam.
Merak ettim, deneyiverdim.
"Sunum önemli değildir, çayın yanına bir şey olması önemlidir." diyenlerdensen deneyebilirsin.
Tadı güzel efenim, görüntüsüne aldanma.

Benden bu kadar.
Görüşmek ümidiyle,

Öpücükler...

25 Ekim 2015 Pazar

Kaneviçe Aşkına


"Hayat kısa, o ayakkabıyı al." diye bir yazı gördüm.
Biri de altına "O çantayı da." yazmış.
Güzelim şiire telmihte bulunulmuş.
Beni gülümsetmeye yetti :)
Sonra kendimi düşündüm yine.
Her şeye rağmen işlemeye çalıştığım kaneviçeyi...
İplerinden bulayım diye kucağımda çocuk dolmuşlarla semt atladığım kaneviçe,
tonunu tutturamayıp her gün bir renk ipini aldığım kaneviçe,
yanlış yaptığımda danışacak kimsem olmayıp internetten tutunduğum arkadaşlara sorularını sorduğum kaneviçe.
"Derdim ne?" diye arada ben de düşünüyorum.
Kızımı uyuttuğum nadir gündüz vakitlerinde  elime kahvemi alıp iki iğne batırabilrsem benden mutlusu yok.
Sonucu merak ediyorum.
Bakalım değecek mi?

Mutlu pazarlar sevgili okur.
Öperim !

Ha bu arada "Hayat ne garip,
                     Vapurlar falan" !

24 Ekim 2015 Cumartesi

Sonbahar Eyyâmı / Tarçınlı Kurabiye

Merhaba sevgili okur,
Sana yazmak için ne çok engelim var bilsen...
Ben o engellerin üstesinden gelip yazmaya devamediyorum, kıymetimi bilesin :)

Belki çoğu kimse yakınıyor ama ben mevsimden de havalardan da çok memnunum.
Rengarenk çiçeklerin filizlenişini izlemek ilkbaharı nasıl sevdiriyorsa bu yağmurlu ve kendinden efektli kapalı havalar da bana öyle sevdiriyor sonbaharı.
Şöyle diyorum önü açıklık olan bir pencerem olsaydı keşke.
Elime çayımı kahvemi alıp yağan yağmuru, iki dalı olan ağacın salınışını izleyebilseydim.
Yahut sokakların kendini inzivaya çekişini andıran insan kalabalığından arınmış halini.
Öyle ya soğukta, yağmurda elimizde şemsiye evlerimize koşuştururuz hepimiz...
Etrafta hakim olan kahverengi-griliği seyre dalmak ne de güzel olurdu.
Rabbim bu mübarek gün hürmetine hayal ettiğim gibi, ailemle çoğalarak sağlık ve mutlulukla yaşayacağımız evimizi nasip etsin.
Bu vesileyle duamı da edeyim :)

Gelelim tarçınlı kurabiye muhabbetine.
Bu mevsim tarçınlı gıdalar yemeyi gerektirir.
:)
Tamamen benim uydurmam.
Ama böyle kapalı havalarda havuçlu cevizli tarçınlı kek güzel gider buraya not düşeyim.
Kalıbından çıkınca üstüne pudra şekeri serpilmişse hele tadından yenmez.
Bunu bir ara yaparız da bu kurabiye bir başka sevgili okur.
Kaç defa yaptığımı da, yediğimi de bilmem.
Kulakları çınlasın becerikli nurişimden aldığım bir tarif.
Kendisi herdaim hazır bulundurur tarçınlı kurabiyelerini.
Gelenine gidenine de ikram eder.
İlk orada nasibdar oldum, seninle de paylaşıyorum.
Yanında sütlü kahveyle denemen önerimdir efenim.

1 paket margarin (ben tereyağı kullanıyorum)
4 yemek kaşığı pudra şekeri
Yarım su bardağı mısır nişastası
2 su bardağı un (duruma göre artırılabilir)
1 yumurta
1 paket vanila
1 paket kabartma tozu
Üzeri için tarçın ve pudra şekeri

Sevgiler...

9 Ekim 2015 Cuma

Anekdarlar goltuğun altında galık !


Kendime çok yüklendim bu aralar sevgili okur,
Yaptığım hatalarda neredeyse parmağımla kendimi gösterip katıla katıla gülesim geliyor.
Ya da"Bi durup düşün yahu, sen ne yapıyosun?" diyesim...
Niye bu kadar dalgınım ben sahi?
İçimden konuşma halindeyim.
Uzun süredir okumayıp şimdi okuyunca mı böyleoldum acaba?
Geçen gün elimden bir kavanoz düşürdüm.
Kendimi -sabah namazına kalkamadığım için suçluluk haleti ruhiyesiyle - şöyle derken buldum:
"-Olsundu, haketmişti, düşmeliydi o kavanoz elinden.
Bugün işleri hiç rast gitmesindi."
Sonra dedim bismillah.
Anam kendi kendime roman mı yazıyom ben?
Başkahramanı da kendimim herhalde...

Her şeye birden koşturan ve arkasını döndüğünde beteriyle karşılaşan biri için bu ruh hali normal midir sevgili okur?
Mesela makinaya bulaşık yerleştirirken önce içinden Haleyi çıkarması gereken biri için, 
masanın üstündeki tabakları kaldırırken az önce süpürdüğü yerde kavrulmuş un savuran bir bebekle karşılaşan için,
ders anlatmaya çalışırken evde bıraktığı bebeğini düşünen biri için?



Ne kadar da hayatımı kaplamış bu bıcırık.
Çok şükür,binlerce şükür.
Rabbim sağlığını, ömrünü versin.
Bugün bir kez daha anladım da
Artık ben zamanı geçmiş,
biz zamanı da geçmiş hatta.
"O" zamanı başlayalı bir yıl olmuş.
Şimdiden kendi kararlarını kendi veren bir bebenin anasısın yavrum Esra.
O zihnini toplaman lazım.
Anekdar değil ya bu goltuğun altında galsın.
"Sizde kafa yok Abdulhamit'in fayton tekeri var." derler adama sonra.
Haydi bakalım mevsim sonbahar değil çocuk da yaparım kariyer de mevsimi.
Bürün başarılı işkadını havasına.

Topuklu ayakkablarımı kaldırdığım yerden çıkardım.
Bol bol ceviz pekmez de yersem oldu bu iş.

Bu nasıl bir post oldu böyle dostum ?
Anlamadım.

Öperim yine de ( :

4 Ekim 2015 Pazar

Zaman akıp gidiyor, dur demek olmaz.

Merhaba sevgili okur,
Eskiden bi milyon olan kafam bu aralar bi milyara çıktı bakalım.
Yeni halimle karşındayım.
O kadar dalgın, unutkan, şaşkın bir haldeyim ki anlatamam.
Kafamda kırk tilki, hiçbirinin kuyruğu birbirine değmiyor...

Bizim ufaklık çalışmaya başladığımı iyiden iyiye fark etti.
Bildiğin intikam alıyor.
"Sen misin beni bırakan? Ben seni bi dört dolandırayım da gör." diyor hal diliyle.
Yapışık ikiz gibi geziyoruz bakalım.
Tam "Uyudu yerine yatırayım da bacaklarımı uzatıp bir çay kahve içeyim." dediğim an basıyor yaygarayı.
Başa sarıyoruz.
Geçende kahvem pişene kadar uyudu, tam kahveyi fincana koydum yudumlayacakken aynı senaryo...
Sonra geldiği gibi masanın üzerindeki fincana ulaşıp kahveyi dökmeyi başardı.
Maşallah kızıma !

 
Allah sonumuzu hayretsin.
1 yaşında bebeğe nasıl davranılır, neler yapmalıyım içerikli bir kitap önerin varsa alırım.
Çok sevaba girersin.

Hale dışında hayat aynen devam ediyor.
Okul, hayatımın cüz'i bir bölümünü kaplıyor şimdilik.
O yüzden bana zaman kalıyor.
Elimden geldiğince dost sohbetleri yapmaya, abartılmamış kahvaltılara daha çok yer vermeyi tercih ediyorum.


 Fırsat buldukça kitap okuyorum.
Film araştırmaları yapıp izleyemiyorum :)
Şimdi daha yeni bir şeye merak sardım; kaneviçe.
"Hıh bi o eksikti." diyen varsa, doğru diyor aynen katılıyorum.
Merak işte ne yapalım.
Becerebilirsem, bir ay önce hayalini kurduğum projeleri gerçekleştirip senle paylaşırım.
Garanti veriyorum kasnak almaya koşarsın yapmak için :)

 Yazıma adını verdiğim çok anlamlı bulduğum bu şarkı da benden sana gelsin.


Şimdilik bu kadar.
Yakın zamanda barış içinde bir dünyadan yazmak ümidiyle sevgili okur.
Öperim!

Pazar hediyem oldu bu tınılar...


Bazen nağmeler insana müthiş bir dinginlik verir.
Tanıdık bir sedayla selamlanmış hissine kapılırsınız.
İşte bu eser de benim için  öyle oldu bugün.

Merhaba güzel şarkı, 
Merhaba girizgâh bölümündeki bin kere dinlenesi nağme...

Mutlu günlerimiz olsun efenim ;)